Mutlu Seneler (12)
“Mutlu Seneler (10)” yazısında
Osmanlı Devleti’nin Hicrî yıldan 11 gün uzun, Miladî (Gregoryen) yıla eşit bir
takvim yılı tasarladığını, yılbaşısı Mart ayı olan ve Miladî (Gregoryen) takvimi
13 gün geriden takip eden bir takvimi 1840’tan itibaren kullanmaya
başladıklarını yazmıştık.
“Hasta Adam”ın bir yandan
hastalığının ağırlaştığı, bir yandan da tedavi yollarının durmaksızın arandığı
bir asırdır 19. asır… Değişerek başat Batı medeniyetine benzeme sürecimizin en
keskin hamlelerinin yapıldığı asır… Yukarıdan aşağıya doğru inen Osmanlı
modernleşmesi… Mağlup ve kararlı adımla Batı’ya doğru ilerlediğimiz asır. Yeni
takvimin kullanılmaya başlandığı 1840 senesinden hemen evvel, 1838’de Balta
Limanı Anlaşması’nın imzalandığını; 1839’da ise Tanzimat-ı Hayriye’nin ilan
edildiğini hatırlatalım bu vesileyle...
***
Osmanlı
Devleti’nin Hicrî Kamerî takvim ile Rûmî Takvim arasındaki uyumsuzluğu gidermek
için “sıvış senesi” uygulamasına gidildiğini belirtmiştik. Ancak Batı’da
kullanılan Gregoryen takvim ile Osmanlı Rûmî takvimi arasında 584 senelik
farkın haricinde, 13 günlük bir uyumsuzluk da süregelmektedir. Bu yüzden cihanın
yeni hâkimlerinin takvimlerine göre bir kalibrasyon yapmak icap etmekteydi.
Osmanlı Devleti, Gregoryen takvim kullanan Avrupa ülkeleri ile aradaki 13
günlük farkı kaldırmaya niyet eder. İngiltere 1752’de takvimini 11 gün ileri almıştı. Osmanlı Devleti ise I.Dünya Harbi’nin devam ettiği senelerde yapılan değişiklikle 16 Şubat 1332 (29 Şubat 1917) tarihinde takvimi 13 gün ileriye alır, bugünkü ileri saat uygulaması gibi bir uygulama yapılır. 16 Şubat 1332 tarihini takip eden gün 1 Mart 1333 olarak tesbit olunur. Yılbaşı da 1 Mart’tan 1 Kanunîsâni’ye (1 Ocak) alınır. Böylece 1333 senesi sadece 10 ay sürer teorik olarak! 1 Kanunisani (Ocak) 1334 ile senenin ilk gününe geçilmiş olur.
Velhasılı 1918 senesinde Julyen Takvim Esaslı Rûmî takvim yürürlükten kaldırılarak, onun yerine Gregoryen Takvim Esaslı yeni Rûmî Takvim kullanılmaya başlanır.
***
Hayatımın ikinci döngüsünü
yaşadığımı hissediyorum bu sıralar. Çocuklarımız sağolsun, onlarla beraber
birer hayat daha yaşıyoruz adeta. Kendimizi hatırlıyoruz. Çocukların okul kitaplarına
baktıkça kendi arkeolojimi yapıyorum bir yandan. Onlarla beraber bir yandan
yeni şeyler öğreniyor, bir yandan unuttuklarımızı hatırlıyor, bir yandan nasıl
biçimlendirildiğimiz üzerinde düşünüyorum.
Bunlardan biri de 26 Aralık
1925 tarihli Atatürk İnkılabı. Bu tarihte, günlerin 24 saate bölünmesi ve Miladî
(Gregoryen) takvimin kullanımı 697 ve
698 numaralı kanunlarla kabul edilir. Böylece 1926 senesinden itibaren yeni
takvimin kullanımına geçilecektir.
Çocukların sosyal bilgiler
için yaptığı çalışmalara bakıyorum. Kullandıkları kaynaklar Hicrî takvim ile
ilgili olarak “Türkiye Cumhuriyeti'nin
batılılaşma ve çağdaşlaşma yolunda yaptığı inkılaplar sonucunda 25 Aralık
1925'te yürürlükten (uygulama tarihi:1 Ocak 1926) kaldırılmıştır.” diye
yazıyor. Öyle mi sahiden? Anlamak
için bizi “çağdaşlık” ve “batılılaşma”
yoluna götüren ilgili kanunları ana metninden okuyalım:
26 Aralık 1925 tarih ve 698 sayılı "Takvimde Tarih Mebdeinin
Tebdili" hakkındaki kanunKanun No: 698. Kabul tarihi: 26.12.1925.
Madde 1. Türkiye Cumhuriyeti dahilinde resmi devlet takviminde tarih
başlangıcı olarak uluslararası takvim (milâdî Gregorien) başlangıç kabul
edilmiştir.
Madde 2. 1341 senesi Kânûn-i evvelinin otuz birinci gününü takip eden gün, 1926 senesi Kânûn-i sânîsinin birinci günüdür.
Madde 3. Hicrî Kamerî takvim öteden beri olduğu üzere özel hallerde kullanılır. Hicrî Kamerî ayların başlangıcını rasathane resmen tesbit eder.
Madde 4. İşbu kanun neşri tarihinde muteberdir.
Madde 5. İşbu kanunun ahkâmını icraya İcra Vekilleri Hey'eti memurdur.
Madde 2. 1341 senesi Kânûn-i evvelinin otuz birinci gününü takip eden gün, 1926 senesi Kânûn-i sânîsinin birinci günüdür.
Madde 3. Hicrî Kamerî takvim öteden beri olduğu üzere özel hallerde kullanılır. Hicrî Kamerî ayların başlangıcını rasathane resmen tesbit eder.
Madde 4. İşbu kanun neşri tarihinde muteberdir.
Madde 5. İşbu kanunun ahkâmını icraya İcra Vekilleri Hey'eti memurdur.
Bu kanun maddesinin gereği
olarak 1341 Rûmî senesinin 10. ayı olan Kânunevvel (Aralık) ayının 31. gününü,
1 Kânunsâni (Ocak) 1926 gününün takip etmesi kararlaştırılır. Böylece
yılbaşı da mâlî işler hâriç olmak üzere, 1 Mart'tan 1 Ocak'a taşınır. Yani
aslında bu düzenleme ile Rûmî takvim, Gregoryen takvim ile ikâme olunmuştur.
Çocuklarımın sosyal bilgiler
notlarında yazanın aksine, Hicrî takvimin sahasında bir düzenleme
yapılmamıştır. Bu manada yapılan Osmanlı Devleti’nin Batı dünyası ile
ilişkilerinin yoğunlaşmaya başladığı günden bu yana yapılan düzenlemelerin bir
başka halkasıdır. Yapılan Gregoryen takvime iyice yaklaşmış olan Rumî Şemsî
Takvim’e ufak bir ince ayar yapılmasıdır aslında. 1341 senesi 1926’ya
dönüştürülür. Diğer değişiklikler Osmanlı modernleşmesi sürecinde tamamlanmıştır
zaten.
Osmanlı Devleti’nden kalan
düzenin değişiminin daha çarpıcı olduğu düzenleme hafta tatilinin Pazar gününe
alınmasıdır. Bu değişiklik toplum hayatını daha derinden etkilemiştir. 1925
senesinde yapılan düzenleme ile hafta tatili değiştirilmemiş, Cuma günü 1
Haziran 1935 tarihine kadar resmî tatil günü olmaya devam etmiştir. Bu tarihte
yapılan değişiklikle hem hafta tatili Pazar gününe alınmış hem de Yılbaşı resmî
tatil olarak kabul edilmiştir. Müslüman toplumun tatil günü, Hristiyan dünyanın
tatil günü ile eşitlenmiştir. Mağlupların dünyasının galiplere intibâkı bu
şekilde nihayetlenmişse de, Cumhuriyet’in kurucu kadrolarının geçmiş ile olan
hesaplaşma iradeleri takvim üzerinde son bir değişiklik daha yapmayı
gerektirmektedir.
Yapılan bütün düzenlemelere
karşın Rûmî takvimdeki ay isimleri aynen muhafaza edilegelmişti. 10 Ocak 1945’e
gelindiğinde takvimde yeni bir takım değişiklikler daha yapılması münasip
görülür. O tarihte çıkartılan 4696 sayılı kanun ile Rûmî Takvim’den Miladî
Takvim’e intikal eden Teşrinievvel,
Teşrinisani, Kununuevvel,
Kanunusani aylarının isimleri Ekim, Kasım, Aralık, Ocak şeklinde değiştirilir.
Ancak Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül gibi Süryani,
Roma, İbranî kökenli ay isimleri değil sadece Arapça kökenli ay isimlerinin
değiştirilmesi uygun görülmüştür. Bu 1932’de başlayan Dil Devrimi’nin takvime
ulaşmasıdır aslında.
***
Bu
uygulamanın bir benzerine yakın tarihimizde şahit olmuşluğumuz var bizim de.
Türkmenistan’ın kurucu devlet başkanı Türkmenbaşı Saparmurat Niyazov 2002
senesinde ay ve gün isimlerini değiştirmiş, onları millî isimlerle
şereflendirmişti.
|
|
|
|
|
|
|
Türkçe
|
Türkmence
|
Açıklama
|
|
|
|
Eski
|
Yeni
|
|
||
|
Ocak
|
İanwar
|
Türkmenbaşı
|
Türkmenistan'ın eski reisicumhuru Saparmurat
Niyazov'un ünvanıdır.
|
|
|
Şubat
|
Fewral
|
Baýdak
|
Türkçe bayrak demektir.
|
|
|
Mart
|
Mart
|
Nowruz
|
Bu ay geleneksel Nevruz bayramının
kutlandığı aydır.
|
|
|
Nisan
|
Aprel
|
Gurbansoltan
|
Gurbansoltan Eje, Türkmenbaşı'nın annesidir.
|
|
|
Mayıs
|
Mai
|
Magtımgulı
|
Magtımgulı Pıragı, Türkmen şairidir.
|
|
|
Haziran
|
Iiun
|
Oguz
|
Oğuz Han, Ruhname'ye
göre, Türkmen milletinin kurucudur.
|
|
|
Temmuz
|
Iiul
|
Gorkut
|
Gorkut, Dede Korkut
Destanında kahramandır.
|
|
|
Ağustos
|
Awgust
|
Alp Arslan
|
Selçuklu'nun kurucusudur. Ruhname'ye
göre, Alp Arslan Türkmen'dir.
|
|
|
Eylül
|
Sentiabr
|
Ruhnama
|
Ruhname, Türkmenistan Eski
Cumhurbaşkanı Saparmurat Niyazov'un yazdığı kitaptır.
|
|
|
Ekim
|
Oktiabr
|
Garaşsızlık
|
Bağımsızlık - Türkmenistan'ın
bağımsızlığı 27 Ekim tarihindedir.
|
|
|
Kasım
|
Noiabr
|
Ahmet Sancar
|
Selçuklu'nun son hanıdır.
|
|
|
Aralık
|
Dekabr
|
Bitaraplık
|
Bitaraflık - Bitaraflık
Günü Aralık ayındadır.
|
|
|
|
|
|
|
|
2008 senesinde onun ölümünün ardından başa
geçen Gurbanguli Berdimuhammedov’un ilk icraatlarından biri ise ay isimlerini
eski hale getirmek olmuştu. Hürriyet’in aşağıdaki bağlantısında konuyu ele alış
şekline bilhassa dikkat çekmek isteriz.
Yorumlar