Mutlu Seneler (11)
Papalık yeni takvimi (Gregoryen
takvimi) 24 Şubat 1582 tarihinde bir genelgeyle Katolik dünyasına duyurur.
Katolik ülkeler, İtalya, İspanya, Polonya, Portekiz, Fransa ve Lüksemburg yeni
takvimi kullanmaya başlar derhal. Belçika, İsviçre, Hollanda ve Almanya’daki
Katolik nüfus bu ülkeleri takip eder.
Katolik kilisesiyle mücadele
halindeki Protestanlar bulunan bu Katolik çözümü içlerine sindiremez. Johannes
Kepler “Protestanlar Papa’ya uymaktansa Güneş’e uymayı tercih eder” der.
Ancak Protestan devletler yeni takvime iki asır kadar direnebilir. Sırasıyla
Hollanda, Danimarka, İsviçre ve Almanya’nın tamamı Papa XIII. Gregorius’un
takvimini kullanmayı kabul eder. 1752 senesinde bu ülkelerin en muhafazakâr
olanlarından biri, İngiltere (ve tabii ki sömürgeleri), takvimden 11 gün atar.
2 Eylül 1752, Çarşamba gününden, 14 Eylül 1752 Perşembe gününe geçilir. İsveç
1753’te yeni takvimi kabul eder.
***
1789 Fransız İhtilâli de
takvime el atmayı dener. Fabre d’Eglantine “Kralın bizlere zulmettiği
seneleri bizim yaşadığımız bir zaman dilimi olarak düşünemeyiz” der.
İhtilâlciler onluk sistemde yeni bir takvim geliştirirler. Ancak çağ açıp
kapatan bir ihtilâl yapan toplum, takvimdeki yeniliği benimsemez. Napoleon’un
Papa’nın ellerinden taç giymesinden bir sene sonra, 1 Ocak 1806’dan itibaren
Gregoryen takvime geri dönülür. Kral devrilmiştir ama Kilise yeni düzende de
ağırlığını hissettirmeye devam edecektir.
***
Ortodoks dünyanın Gregoryen
takvimi reddi daha uzun sürer. Bu direniş ancak 1900’lerin başında kırılabilir.
Rusya 1918, Romanya 1919, Yunanistan 1924’te kabul eder yeni takvimi. Yani büyük savaşın ardından yeni bir dünya kurulurken...
Ortodoks kiliseler ise bu yeni
düzeni çok isteksizce kabul eder. Kabul ederler ama bir yandan Jülyen takvimi
kullanmaya da devam ederler. 2009’a gelindiğinde Jülyen takvimin Gregoryen
takvime olan sapması 13.1 güne çıkar.
***
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ise 1925’te Gregoryen
takvimi kabul eder. Yeni dünya düzeninin sahiplerine uyum sağlanmaktadır teker
teker.
İlginçtir. Küreselleştikçe Batılı
ülkelerden başlayarak tüm dünya Gregoryen takvimi kabul etmiştir. Ancak
Ortodokslar Jülyen takvimi kullanmaya devam ederler bir yandan. Müslümanlar
Hicrî takvimi, Yahudiler İbranî takvimini, Mısır’daki Kıptîler kendi
takvimlerini kullanırlar. Hintliler ve Çinliler de öyle. Her toplum kendi
kimliğini kendi takvimleriyle müdafaa eder adeta. Rutgers Üniversitesi
sosyoloji profesörlerinden Eviatar Zerubavel “Sebt günü olmasaydı Yahudi
toplumu ayakta kalamazdı” diyor. Sebt gününün dünyanın dört bir tarafında
dağınık halde yaşayan Yahudileri bir araya getiren en önemli gün olduğunu belirtiyor.
Şair ne güzel anlatıyordu "Amentü"sünde:
"bilmezdim neden bazı saatler
alaturka vakitlere ayarlı
neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
yazgı desem
kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma
tokat
aklıma bile gelmezdi
babam onbeşli olmasa"
***
Toplumlar, cemaatler, cemiyetler Gregoryen takvimin
belirlediği zamanların dışında bir araya gelerek kendilerini yeniden kuruyor…
Batı merkezli Kapitalizmin nükleer, hidroelektrik, termoelektrik vb
santrallerinden üretilip yayılan ışığına karşı birer lüküs yakıyorlar sessiz
sedâsız…
Yorumlar