Istanbul (3), SSM Cengiz Han ve Mirasçıları Sergisi
Ahmet Kalkan kanımıza girdi... Evvelden de bir güzel hazırlık yapmış... Böyle bir davete icabet etmemek olmazdı... Buluştuk Pazar günü öğleden sonrasında... Mahdûm ve mahdûme ile beraber soluğu aldık Emirgân'da... 5 saat kadar kaldık... Cengiz Han Sergisi'nden sonra Sabancı'nın nefis hat koleksiyonuna da bir bakıp, sunulanı almış olarak ayrıldık Atlı Köşk'ten...
Sergide sadece Moğollar ile ilgili değil, aynı zamanda tarih boyunca Moğollar ile etkileşim içinde olmuş diğer milletlerle ilgili eserler de yer alıyor... Çinliler, Hintliler ve elbetteki biz Türkler ile ilgili eserler...
Mesela bunlardan biri yanda gördüğünüz Kül Tigin heykelinin başı. Sanırım çoğunuz orta okul - lise tarih kitaplarından hatırlarsınız bu mermer büstü. İkinci Köktürk (ya da Göktürk) Kağanlığı döneminden. Normalde Ulusal Moğol Tarihi Müzesi'nde sergileniyor. Bu sergi için Sabancı Müzesi'ne gönderilmiş.
.
Köktürkler 552 - 630 seneleri arasında günümüzdeki Moğolistan topraklarında "Türk" diye anılan ilk siyasi birliği kurmuş. Bir dönem Çin hakimiyetine girseler de, 682 - 745 seneleri arasında yeniden kendi devletlerini kurmuşlar. Bu dönemin en ünlü hükümdarı Bilge Kağan. Orduların komutanı ise Bilge Kağan'ın kardeşi Kül Tigin. Orhun, Selenge ve Tula nehirleri boyunca dikilen anıtlar ve heykeller günümüze kadar ulaşmış. Bunların en önemlileri Orhun yazıtları diye adlandırılanlar olmuş. Yukarıdaki resimde yer alan heykel başı bu dönemi yansıtan bir eser.
.
Kül Tigin büstünün haricinde, aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz eser dikkatimi fazlasıyla çekti. Bu taş figür (resimde sağda olan:) 1928 senesinde Moğolistan'ın başşehri UlanBator'un 180 kilometre güney-batısında Gov'sümber Eyaleti'nde bulunmuş. 132 cm boyunda, 45 cm eninde... Normalde o da Ulan Bator'da Ulusal Moğol Tarihi Müzesi'nde sergileniyor.
Heykelin üzerinde 2. Göktürk Devleti'nin kuruluşundan bahseden, Runik alfabeyle yazılmış, 6 satırdan oluşan yazılar yer alıyor. Yazılarda 688 - 691 yılları arasında, İkinci Köktürk Devletinin kuruluşu esnasında yaşanan olaylardan bahsediliyor. Bu granit figürün Bilge Kağan'ın başveziri Tonyukuk'a ait olduğu sanılıyormuş.
.
Şimdi, aradan geçen takriben 1320 sene sonunda Türk ırkının geçirdiği fiziksel değişimi Ahmet Kalkan ile Vezir Tonyukuk'u inceleyerek keşfetmeye çalışalım... Yuvarlak bir yüz, burun köküyle birleşen kaşlar, çekik gözler, eğri bıyıklar, geniş burun delikleri... Gördüğünüz gibi pek değişmemiş Türk milleti :))
***
Türk dediğin neye benzer? Orta Asya'da yaşayanları Moğollara ve Çinlilere benziyor... Balkanlarda yaşayanları Slavlara... İran'da yaşayanları İranlılara... Bir kısmı Araplara... Hatta biraz Rumlara... Ermenilere... Hemşinlisi, Giritlisi, Arnavut'u, Çerkezi, Lazı, Arabı, Kürtü, Türkü habire karışmış... Laz baba, Kürt anadan doğan İzmirlisi... Arnavut baba, Arap anneden doğan İstanbullusu... Çerkez baba, Balkan muhaciri anneden doğan Kütahyalısı... Türk neye benzer sahi?
Aşikardır ki Türkler, hele Anadolulu Türkler asırlar boyunca bu topraklara geldiler, yerleştiler. Bu topraklarda sevdiler, evlendiler, aileleler kurdular, kaynaştılar, "öteki"yle karıştılar... "Saf ırk, ulus devlet" demediler 20. yüzyıla kadar...
***
Nihat Genç'ten iki iktibas yapalım:
Anadolu için "Anadolu, kervanyolları, yaylaklar, çarşılar, pazarlar üzerine kurulu. Doğudan batıya haraketli bir trafik üzerine yüzlerce rengarenk şehirle süslü... Binlerce ırk, mezhep, kavim bu çarşılar içinde birbiriyle tanıştı, karıştı." diyor.
Batılılar hakkında "Afrika'da dört yüz yıl sömürge kurdular tek bir zenci kızla evlenmeden geri döndüler, tek bir zenci kızı nüfuslarına geçirmediler" diyor. "Sırplar, Hırvatlar, Rumlar, Ermeniler, İsrailliler, Gürcüler yalnız oturmak istiyor. Tek ırk tek din esasına göre devletçikler kurmuşlar. Bu onların batılı karakateridir. Bu batılı karakter Hıristiyan kültürünün uzantısıdır. Batılılar onlarca yüzyıl Ortadoğu'nun pazarlarından uzak yaşadılar. Sadece tüccarları geldi. Halkları binlerce yıl içiçe geçip tanışma şansı bulamadı. Ve sanayileşme ve aydınlanmayla zenginleştikleri zaman da, başkalarıyla mahallelerini yine ayrı kurdu. Ben zenginim sen fakirsin dedi. Sınıflar oluştu. Mezhepler oluştu. Yüzyıllık savaşlar otuz yıllık savaşlarla birbirlerine tahammülsüzlüklerini bugüne kadar sürdürdüler. Ve başkalaştırmak, düşmanlaştırmak, dışlamak, tahammülsüz, ikinci sınıf yapmak, yabancılaştırmak, batının karakteri oldu. Burnu büyük. Kibirli. Kendine hayran. Ve tek başına oturan."
***
Evet, biz... Yahya Kemal'in dediği gibi,
"Geldikti bir zaman Sarı Saltuk'la Asya'dan
Bir bir Diyâr-ı Rûm'a dağıldık Sakarya'dan"
***
Geçen 1300 küsür senede biz Türklerin ne kadar değiştiğini gösteriyor Ahmet Kalkan ve Vezir Tonyukuk...
Bir ibretlik heykel...
Bir güzel insan...
Vesselâm...
Yorumlar